Ana içeriğe atla

Kayıtlar

hayat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Biliyorum Gideceksin

Gözlerim, özlemin ağır yorgunluğunda. Başımı koysam yastığa sonsuzluğa uyuyacağım. Biliyorum gideceksin. Kahretsin ki, sen dönmeyeceksin, ben öylece kenar mahalle köşelerinde sabahlayacağım. Unutmaya çalışacağım seni. Çalışmalarım her zaman başarısız olacak. Biliyorum... Çayım soğuyacak, hevesim kaçacak, senden sonra ilk defa gözlerim uzaklara öylece dalacak. Biliyorum gideceksin. Bir an öylece arkana bakmadan gideceksin. Ne "Kal." demem durduracak seni, ne "Yaşayalım." dediğim de kalacaksın, öylece çekip gideceksin. Biliyorum gideceksin. Zamanın kaybedilen hislerinde gideceksin. Ne geçmişte ki güzel anılarımız durduracak seni, ne sana Aşk'ta yanlış yapmadığımı bilerek gideceksin. Biliyorum gideceksin. Korkularım ile kavgaya tutuşturup gideceksin. Dokunduğum teninde parmak izlerimi alacaksın, dudaklarıma bıraktığın sükut-u  bırakıp gideceksin. Biliyorum gideceksin. Gözlerime iliştirdiğim senli düşlerimi bilerek gideceksin. Arkana toz bulutlarını katacaksın, oysa

Zaman Yalnızlık ve Aziz Bey

Zaman... Hayatımın ince çizgili dönemlerinden geçiyorum. Zamanı aştım geliyorum. Anlasınlar isterim kaybeden bir insanın mutlak gülüşlerinde acılarının saklı olduğunu. Yalnızdım... Biriyle sımsıkı sarılıp uyumak vardı. Geceler boyu sevişip, yenilememiz gerekti. Bu çağ da bu yalnızlık izin vermedi. Sıkışıp kaldım yalnızlık duvarları içinde. Dağlara çıkabilirdim. Rüzgarlara bırakabilirdim kendimi. Savrulduğum yerde belki de düşebilirdim birinin gözlerine. Ve tam olacağım zaman da ölebilirim. " Mutluyum " dediğim an'a  denk gelebilirdi. Nasıl olsa Yalnızlık sahiplenmişti. Zamanı durdurmak... Yatakta izim kalacak. Bir iki tel saçım kalacak. Belki bir kaç not bulursunuz. Yaşadığım sistem hatası hayatın kronik arızalarına değindiğim. Belki de zamanı en umutlu anında tuttuğum dileğin hikayesini bulursunuz. Mutlu olduğum dakikalardır işte o kırıntılarım. Yıllar sonra mutlu bir gecenin sabahın da olacakları söylüyorum. Tanrı zamanı durdurmalıydı. Yal

Özledim Almira

Almira ! Almiraaa ! Soruyorum susuyorsun... Anlat diyorum, boş boş gözlerime bakıyorsun. Konuşsan,anlatsan her şey farklı olacak. Belki hiçbir şey olmamış gibi sarılacağız. Belki gidişinin acısını dindireceksin. Kendi kaderimin için de hiç sensiz kalamıyorum. Şu kahpe mesafelere, ağır yollara,zincir vurulmuş düşlerimize, bir sigara yakıyorum. Özlüyorum... Konuşmalısın Almira! Konuş ve dinsin acılarımız... Başımın için de büyüyorsun. Kalbim de kırlangıçlar gibi çırpınıyorsun. Ve sesin geceleri kulaklarım da çırpınıyor. Unutamamanın acısını anlatamam. Unutmak da istemiyorum. Git gide kendimde yaşatıyordum seni. Biliyorum nereye gitsem benimle geleceksin. Şimdi konuşmalısın Almira! Konuş ve dinsin acılarımız... Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Sensizlikte ölümü beklerken nefret ettim. Özlemin buruk bir tadı var. Yaşadığım acılara dayanıyorsam, kimseyi umursamadan yaşamaya devam ediyorsam, Geleceğin günün

Ölümü Bekliyorum

Zaman ilerliyor... Ve sonra ölümü bekliyorum. Bir gün aradığım çoğu şeyi bulamayacağım. Kavuşmalarımı, özlemimi, sevdamı ... yaşadığım bütün hislerimi bulamayacağım. Zaman ilerliyor... Ve sonra ölümü bekliyorum. Seni unutamamanın acısını biliyorum. Yalnızlığımı, seni hatırladıkça hissediyorum. Alışkanlık yapacak. Korkuyorum. Bu yalnızlık sensizliği kapatacak. Ve sen geldiğin de, ben olmam korkusu ile yaşıyorum. Zaman ilerliyor. Ve sonra ölümü bekliyorum. Koşuyordum. Hiç durmadan koşuyordum. Kalbim bıçak yarası sızısında. Tenhalar da saklandım. Durmak istedim. Kalabalıktan uzak dursam, aklımı,kalbimi sensizliğe alıştırırım dedim. Tam alıştım dediğim zaman, bir yağmur başlıyor. Yağmurlu havalar da dudaklarımı öpmeyi severdin. Aklıma geldin. Unutmama bile fırsat vermiyordun. Sevgilim Merhametsizdin... Nereye kadar gidecekti anıların. Durdurmalısın bu duygularımı. Ben unutmalıyım. Zaman ilerliyor...

Korkusuz Sevda İşçisi

Özlemim karışmış yüzüme. Saç,sakal bir karış, düşlerim düşmüş akında, umutlarım karışmış tozuna, yanan sigaramın sarı dumanı, hiç sorgusuz sualsiz kabul etmiştim. Gitmiştim gurbet ellere. Gitsem vurulsam oralarda. Vurulsam,kaybolsam yaban ellerde. Çırılçıplak düşsem son umutlarıma. Vakit daralsa şimdi, son sigaramı çeksem içime, çeksem,kalkamasam, kalkamadıkça senli düşlerime gömülsem. Uyanmasam... Ruhum bir mısra çekiyor seni. Ölümün tadı vuruyor şimdi dilime. Ellerim titrek,kalemim korkusuz,şakaklarım buz... Bir ben uyudum burada. Bir de dipsiz kuyuda yatan yetimler. Anadoluydum ben. Umut doluydum,nazlı seher sabahlarına uyanırdım. Şimdi göçüp gitmişim. Büyük şehirlerin gri,soğuk havalarına karışmışım. Düşmesem senin hayallerine, gözlerine inanmasam, Ben Anadoluydum. Seher vakti leylim leylim. Adın geçince titreyen dudaklarım. Ve ben korkusuz sevda işçisi, yoluna hasret yolları yapan. Yaram derine gider. D

Sadece Gülüşünden Öptüm

Soruyu soru halinde bırakıp,öylece bırakıp çekip gitmişliğim var.Ortak bir acı varken bunu sadece derinden hisseden ben isem bütün sorulardan,cevapsız şekilde kaçma yetkim vardır.En azından kendime o yetkiye vermiştim.Birinin peşindeyim ben.Şimdi durup düşünemem O'nsuz soruları ve cevabı "O" olan hiç bir soruya cevap vermem.Canımın daha çok yanmasına izin veremem.Kanayan yüreğimi daha çok fırtınaya koyamam. Rüzgar'a dur! Yağmur'a yağma! Güneş'e doğma! demek aklımın kaybedişinin ilk belirtisiydi.Benden uzaklaştıkça,bana ait olan hisler topluluğumu çalıp giderken,normal şekilde yaşıyor olmamam o kadar belliydi ki, bu kaosun ortasın da en çok aklımı ve hislerimi kaybetmiştim.Senin hakkında yazmamaya çalıştıkça,sürekli içmeme,kendime kilitlenmeye,bağırmaya,şehrin gri cephesine bomba yağıyor gibi acı çekmeye devam ediyorum. Benim bir suçum yoktu.Sadece gülüşünden öptüm. Evet.Bilmiyordum.Dünya da ki bütün acıların toplamı senin gidişine denk gelec

Ve Herkes Yalnız Kalıyor

Mutlu edeceğim bahara doğru koşuyorum. Huyumdur nice sen'li zamanlara ayırdım, bu güzel baharları. Yaşamın düşlerin arasından, sana inanarak geldiği, bahar kokusundan bahsediyorum. Yaprak dökerken bedenim, senin için mutluluğa koşuyor ruhum. İnanıyorum ! Yaşamak, seninle güzeldi. " Sonra bir şeyler oldu... Anlamadım. Kaybediyordum. Düşlerimin silinmesini sağlıyordun. Ve fark ettim ki Gidiyorsun. " " Zaman durmaz ! " derlerdi. İnanmazdım ! Bu iki kelimelik cümleyi söyleyenler haklıydı. Zaman gerçekten durabiliyor. Gittiğini hissetmeye böyle başlamıştım. Adını söylüyorum, cevap yok. Sabah kalkıyorum, yanım boş. Çay demliyorum, doldurduğum ikinci bardak hiç bitmiyor. Ve bir gece kokunu alamadığımı fark ettim. İşte o zaman anladım ki, zaman durmuş, sen gitmişsin, ben Yalnız kalmışım. Hayatımda ki en büyük acının o gün geldiğini hissettim. Bütün kemiklerim sanki kırılmış, kalbimi iki avucunun içine almışta birisi tüm gücü ile sıkıyordu. Tanrım ! bu kadar

Ey Aşk Gel'Sen

Bırak geçen geçsin. Zemheri ay'ında düşen biziz. Kimiz ? Nereye gideriz ? Hallerimiz Anadolu hali. Zemheri ay'ımız da gül isterler. Kimler ? Kadıköy iskelesin de bekleyip duran, Belki Üsküdar 17:45 in de duran... Kim bilir kimler ? Ta ötelerden birileri çağırır bizi. Gidecek miyiz ? Yoksa birbirimize mi kalacağız ? Gel. Gel gidelim kendimize. Gel gel gel... Ey Aşk gel'sen Biz'e. Ve hallerimizi sana dersek, Mutlu olur muyuz ? En leylim gecenin koynunda. Rüzgar Ç.

Fiyakalı Zamanlar

Fiyakalı zamanların arasından çıktım. Sonra durdu hayatım. Başı boş, kendi yalnızlığına kapılmış ve en önemlisi sanırım mutluluk hissinin nasıl bir şey olduğunu unuttum. Kahrolası hisler... hiç birini hissetmiyorum. Size de böyle olduğu oldu mu ? Ben böyle zamanlar da bir sigaraya bir de Neşet Ertaş’a sığınırım. Anlamsız gelmesin bu size. Benim de inceden hikayelerim burada başladı ve bitti... Mesela yüreğimden yandım. Yıllardır da bu acının geçmesini b ekliyorum. Geçer mi ? Geçecek mi ? Bilmiyorum ! Siz biliyor musunuz ? N’oluyor hikayenin sonunda ? Hiç bir bok olmuyor de mi ? Ben de öyle düşünmüştüm. Öylece kendi içimize yağmur olup yağıyoruz. Akşamdan vuran her sızıyı ertesi günün sabahına kadar iliklerimizi parçalarcasına hissediyoruz. Neden geçmez bu siktiğimin acısı. Anlamadım gitti. Oysa hiç bir hissim yok. Boşluktayken bir insan yanmamalı. Yanmamalı lan ! Mesela sigarayı paketinden çıkarıp o iki parmak arasına koymamalı. Bu düzen böyle gitmez. Gitmemeli ! Kaybetmekte bir

Hayat'ımın Gülüşü'ne Umut'um Var...

Unutmak değil. Hatırlamamayı bekliyordum mutluluğu. Ne yalan söyleyeyim bir sana inandım bugün bir de bu hissi veren gülüşüne. Meselâ bana deli derlerdi, benim gibi delisini bulup çayın dibine uykusuz halde vurduğum onca zaman en güzel inanmışlığım oldu. Tanrı bu inanışı benden almadığı için ilk kez yıllar sonra teşekkür ettim. Bir yığın gerici duruş, bir yığın safsatalar ve çokça yığılmış acıların ortasında aynı masa da güzel gülen biriyle oturmak mutlu ediyor. Hani şu dünya üzerinde 50 yıl yaşamışım da bunun 40 yılın da sen varmışsın gibiydi. Sokağın ortasında oturmuş, sessizce adını içten içten seslenip, kafamın içinde "efendim" diyen ses tonunun yankılanması da bu saatlerin en güzel hissi. Seni daha iyi anlayabilmek için yüzünün hatlarına dokunmak istedim. Ve tam olarak ezberlemek... Öğrendiğim bütün sen'likleri, dünya'nın en güzel şiirini yazmak için kullanmak istedim. Kısaca seni, sende kullanmak istedim bütün güzelliği ile Matmazel. Uyku ile yarım yamalak